Bu sayfayı yazdır
Fırınımız Eksikti O da Tamam Şimdi!
20 Oca

Fırınımız Eksikti O da Tamam Şimdi!

Uzun zamandır bir fırın yapmayı hayal ediyorduk. Hatta itiraf etmeliyim ki bu ikinci denememiz. İlk denememizde işin içinden çıkamayıp yarım bırakmıştık. Bu defa kurucularımızdan Selçuk Şahin el attı fırın meselemize. Selçuk’un Bilecik’ten tanıdığı işinin ehli fırın yapım ustası Ramazan Bey ve Zeytinli Boğaz Çiftliği’nde yine Selçuk’la birlikte gönüllü olarak çalışan Valentin, Selçuk’la beraber Permakamp’a geldiler bir haftasonu, ve hep birlikte fırın yapımına el verdiler.

Hafif bir sabah kahvaltısının ardından hemen işe başladık. Öncelikle ısıyı zeminde hapsedecek ve kuvvetlendirecek camlar kırıldı balyozla. Kampın hurdalığında bu iş için uzun zamandır atık cam kavanozlar ve şişeler biriktiriliyordu.  El arabasıyla bir kaç defa hurdalıktan atık camlar taşındı. Kırılan camların üzerine bir katman toprak döşendi ve toprak yüzeye tekrar cam kırıkları eklendi. Toprak ve cam kırıklarından oluşan bu yüzey, bir çuval kaya tuzu ile kaplandı. Tuz tabakasının görevi, içinde pişecek ekmeğin kabuğunun oluşmasını sağlamakmış. Biz bu bilgiyi  sanırım yıllarca araştırsak bulamazdık; Ramazan Usta’dan öğrendik.

Sonra sıra ateş tuğlalarıyla fırının pişirme zeminini döşemeye geldi. Bu iş için çimento karıldı ve fırının zemini çimento ile kaplandı. Çimento yüzeyin üstüne özenle ateş tuğlaları döşendi. Bu esnada bir diğer ekip bağlayıcı harç olarak kullanılacak kerpici hazırlıyordu. Toprak, saman ve su birbirine karılıyor ve uzun uzun karıştırılıp ayaklarla çiğnenerek eziliyordu. Permakamp çocukları da bizlere toprak kazma ve el arabasına yükleme işlerinde bir hayli yardımcı oldular J. Kerpiç hazır olduğunda fırının zemini de ateş tuğlalarıyla döşenmişti. Yine çocuklarla birlikte, elden ele vererek tuğlalar arabadan indirildi, ve sıra fırının duvarlarını oluşturacak tuğlaların örülmesine geldi. Bu iş çok hassas bir işti, zira tüm tuğlaların merkeze doğru bakmaları ve merkeze eşit mesafede olmaları gerekiyordu. Ramazan Usta ateş tuğlalarını dizmeden önce, daire şeklindeki fırın zemininin merkezine, yaklaşık bir metre boyunda bir ip yerleştirdi; ipin ucuna uzun bir çivi bağladı ve böylelikle tuğlalar dizildiğinde ip sabitlenmiş oldu. İpin işleme mantığı şöyleydi; çivi işaret parmak ve orta parmak arasında yere paralel yatay olarak tutulup, ip en gergin noktasına kadar gerilir ve çivinin paralel yüzeyi ile tuğlanın paralel yüzeyi aynı açıda tutulur. Tuğla mutlaka ipe bağlı olan çiviye değmelidir. Böylece tüm tuğlalar hem merkeze bakar hem de merkeze eşit uzaklıkta yerleştirilmiş olur. Basit ama muazzam bir teknik! Biz harıl harıl çalışırken, mutfak ekibimizin “Yemek hazır!” diye seslendiğini duyduk. Mutfak ekibi harika yemekler hazırlamıştı: Kuzinede pişmiş pazılı börek, soba ateşinde pişmiş mercimek yemeği ve sebze çorbası. Bir muhabbet yedik yemeklerimizi. Çayların ardından çok uzatmadan çalışmaya döndük. Ancak dolu mide ile çalışmak daha zormuş meğer J.  Bir hız tuğlalar örüldü, tekrar tekrar kerpiç harç hazırlandı. Fırın hızla yükseldi. Fırının çatısını taşıması için ahşap bir iskele kuruldu. Ahşap iskelenin üzerine kalın kartonlar yerleştirildi ve üzeri yuvarlak formda olacak şekilde kerpiçle sıvandı. İçerde kalan ahşap iskele, fırın yandığında yanmak üzere tasarlanmıştı. Fırını 10 kişilik ekibimizle bir günde bitirdik. Ertesi gün yağmur yağacağı için üzerini kapama telaşına düştük.  Ayrıca fırının üzerine bir çardak yapmak niyetimiz de vardı uzun vadede, fırını yağmurdan korumak için. Arazide atıl duran demir bir konstrüksiyonu fark etti Ramazan usta, “Hemen bunu taşıyıverelim” dedi. Aslında bu konstrüksiyonu, uzun zamandır yapmayı planladığımız marangozhanemiz için saklamıştık, ama fırın için kullanmaya karar verdik hızlıca. Fırının üzerine taşıdık demir konstrüksiyonu ve üzerini elimizdeki brandalarla kapattık olabildiğince. İşleri bitirince de oturup ağız tadıyla çay içip bir şeyler atıştırdık... Çok çalışıp fırını bitirmiştik ve artık vedalaşma zamanı gelmişti J.

Ertesi gün koşa koşa kampa gittik. Tüm gece şakır şakır yağmur yağmıştı. Neyse ki fırın Ramazan Usta’nın dediği gibi sapasağlam karşıladı bizi. Aslında fırının dış yüzeyine bir kat daha kerpiç geçmemiz gerekiyordu, ama yağmur devam ettiği için bu işi ertelemek durumunda kaldık. Kerpicin pişmesi ve fırının sağlamlaşması için içinde ateş yakılması, fırının kalbine ilk ruhun üflenmesi gerekiyordu. Büyük bir zevkle yaptık bu işi.

Ramazan Usta, Selçuk ve emeği geçen tüm katılımcı dostlarımıza sonsuz teşekkürler.

Güneş  SAVAŞ

Okunma 9008 defa Son Düzenlenme Cumartesi, 24 Kasım 2018 00:21

twitter

facebook

gunes savas yemez