Geçen sene tesadüfen bir arada yaptığımız iki etkinlik hafızamıza kazınmıştı. Bu senede katılımcılara, çocuklarımıza ve içimizdeki çocuğa aynı mutluluğu yaşatmak için kolları sıvadık. Heyecanlıydık, aşure için önceden hazır edilmesi gereken birçok malzeme vardı. Odun ateşinin yanına kurulan masada, aşureye katılacak malzemeler çoluk çocuk herkesin yardımı ile son haline getirildi ve malzemeler sırasıyla vakitleri gelince, kaynayan kazana bir şölen edasıyla atıldı. Her katılan malzeme ile aşuremiz daha güzel kokmaya başladı.

Korkunç olmayan korkulukların yapımı da bir o kadar neşeliydi. Herkes evdeki fazla ya da eski kıyafetlerini korkuluk yapımı için getirmiş, bu amaçla oluşturduğumuz platformun üzerine yığmıştı. Önce tahta parçalarına çocuklar tarafından birbirinden ilginç yüzler çizildi. Çizilen yüzler korkuluklarımızın yüzüne dönüşecek şekilde kesilirken, çocukların heyecanı görülmeye değerdi. Sırıklarla gövdeler oluşturulup kıyafet giydirilmesi ve kıyafetlerin içine saman doldurulması kısmı tamamen çocukların hayal gücüne kaldı. Kimisi korkuluğun ayağına çizme bile giydirirken, kimisi sadece ahşap bırakmayı tercih etti. Tam korkuluklar tamamlanmışken aşure ekibimizden aşurenin hazır olduğu bilgisi geldi ve korkuluklar geleneksel yürüyüşlerini yaparak teker teker aşure kazanının yanında yerini aldı. Çocukların, korkuluklarının yanındaki gururlu duruşları görülmeye değerdi.
Aşure kazanından kepçe kepçe aşureler dağıtıldı. Sanırım aşure mi çok güzeldi yoksa ortamdan mı etkilendik bilemiyeceğim. Ortak kanı yediğimiz aşure sıcaktı ve yediğimiz en güzel aşureydi. Bunların dışından neler mi oldu, her seferinde farklı ve keyifli bir günün yaşandığı klasik bir Permakamp günüydü. Çocuklar sabahtan akşama kadar kah zip-line, kah ağlar, kah arada toprağı kazarak, kah şu an araba görünümlü eski apollo 13’ümüzle kendi hayal güçleri onları nereye götürürse oraya gittiler, günün sonunda arabada uyuya kalıp ertesi sabaha kadar uyanmadılar. Bense Permakamp gününü elimde böğürtlen lekeleri ile bitirdim. Bir böğürtlen çalımızda bol miktarda böğürtlen olduğunu keşfedince, çocuklarla toplamamız kaçınılmazdı. Gitme saati geldiğinde, ancak tekrar geleceğimiz sözü ile ayaklarımızı sürüye sürüye ayrıldık kamptan. 25 Eylül 2017