By Cemre Lale Kahyaoğlu on Pazar, 01 Temmuz 2018
Category: Genel

Hiçbirimiz kazanamayız, hepimiz birden kazanmadıkça

Mısır üreten bir çiftçi varmış. Her yıl en kaliteli mısır ödülünü alırmış. Bir yıl bir gazeteci çiftçi ile röportaj yaparken oldukça ilginç bir bilgiye ulaşmış. Çiftçi ödül aldığı mısır tohumlarını ekmeleri için komşularına da veriyormuş. Gazeteci çiftçiye “seninle her yıl aynı yarışmaya giren komşularına, tohumlarından vermeyi nasıl göze alabiliyorsun?” diye sormuş.

“Neden?” diye sormuş çiftçi. “Yoksa bilmiyor musun? Rüzgar olgunlaşan mısırlardan polenleri alır ve tarla tarla dağıtır. Eğer komşularım kalitesiz mısır yetiştirirse çapraz tozlaşma sonucu her geçen yıl ürettiğim mısırın kalitesi düşer. Eğer kaliteli mısır yetiştirmek istiyorsam, komşularıma da kaliteli mısır yetiştirmeleri için yardım etmeliyim”.
Yaşamlarımızda da bu böyledir. Hayatlarını anlamlı ve iyi bir şekilde yaşamak isteyenler başkalarının hayatlarını da zenginleştirmelidir. Bir yaşamın değeri dokunduğu hayatlarla ölçülür. Ve mutluluğu seçenler, başkalarının mutluluğa ulaşmasına yardım etmelidir. Birimizin refaha ulaşması, herkesin refaha ulaşmasına bağlıdır. Buna kollektivitenin gücü diyebilirsin,
Buna başarının ilkesi diyebilirsin,
Buna hayat kanunu diyebilirsin.
Gerçek şu ki hiçbirimiz kazanamayız, hepimiz birden kazanmadıkça…
--------
Yukarıdaki yazıyı okuyunca toplum olarak sorunumuzun tam olarak bu olduğunu fark ettim.
Hızla giden bir trende neden sonuç zincirlerinin farkında olmadan son sürat bireyselleşip yabancılaşıyoruz birbirimize. Çiftçinin bilgeliğine vakıf olmadığımız için her yönüyle çoraklaştırdığımız bir dünya var yaşadığımız.
Korkularımız,
Egolarımız,
Tembelliğimiz,
Umursamazlığımız,
Hoşgörüsüzlüğümüz,
Sorumluluk almamamız bunun en büyük nedenleri.
Bir ağacın kökleri yerine dallarını sulayarak hayatta kalması ne kadar olanaksızsa yaptığımız tam olarak bu…
Her geçen gün eksiliyoruz.
Doğadan ders almamızın vakti geldi geçiyor…

 

Leave Comments