Permakamp çok kültürlü, bilmediğimiz bir çok yaşam formuyla birlikte zengin bir biyoçeşitliliğe sahip. Zaman zaman kampımızdaki bitkilerden bahsetmeyi seviyoruz.

Bundan iki yıl önce Fermentfest zamanı konulardan birisi arpa suyu fermentasyonu yani namı diğer bira ile ilgiliydi. Atölyenin alt konulardan birisi Şerbetçi otudur. Şerbetçi otu uzun yıllardır biraya aroma vermek ve biranın uzun ömürlü olması için kullanılıyor. Atölyemizi fırın alanının yanındaki Nar kafede yapıyoruz. Ve tam karşımızda şerbetçi otu çiçekleri açmış bizi bekliyordu. Hep beraber şerbetçi otu çiçeklerini inceledik kokladık, ama sonra iş güce dalıp onları orada unuttuk.

Şerbetçi otu bir tırmanıcı, spiraller çizerek, yılan gibi ilerliyor. Mart aylarında topraktan çıkarak sarılacak bir ağaç, duvar ya da sırık buluyor ve büyümeye uzamaya başlıyor. Ayrıca kampın girişinde, köşede ve dere kenarında da şerbetçi otları mevcut.

Şerbetçi otu bir sene sonra kendini yeniden hatırlattı. Ekim ayında meşhur çiçeklerini yeniden açtı. Bu sefer hazırlıklıyız, Şerbetçi otu çiçeklerini toplayacağız. Görüntü güzel fakat koku/aroma yeterince yoğun değil. Yabani olduğunu düşündük. Ondan olabilir mi dedik.

Kasım ayına geldiğimizde yine bir arpa suyu fermentasyon sohbetinde konu yine şerbetçi otuna ve kampımızdaki şerbetçi otuna geldi. Gittik baktık. Artık çiçekler kararmaya ve solmaya başlamış. Zamanı geçti diye düşünüyorduk. Fakat o nasıl güzel bir koku. Çiçekler de hafif yapışkan. İşi gücü bırakıp çiçekleri topladık. Dikenli bir alanda olması toplamayı zorlaştırdı. Belki de uzun yıllar onu dikenler korumuştu.

Üç kökten 200gr şerbetçi otu çıktı. Fakat biliyoruz ki şerbetçi otundaki alfa asitleri uçucu ve kısa süre içinde kullanılmalı ya da hava geçirmez şekilde paketlenmeli. Bir katılımcı kendi arpa suyu fermentasyonu için aldı. Bir ay sonra  tadına bakma fırsatımız oldu. Aromayı şöyle tarif ettik: dolgun, gövdeli, çiçeksi kokulu ve hafif baharatlı.

Şimdi tekrar tırmanmaya başladı. Namı diğer Humulus lupulus.

Nasıl çoğaltırız?