Permakamp Günü Ne demektir?
Katılımcılarımız ve gönüllülerimiz arasında en çok sorulan sorulardan biride Permakamp Günü üzerinde yoğunlaşıyor. Bu yazı ile aslında bu günün ne demek olduğuna açıklık getirelim dedik. Permakamp, kurucuları tarafında gerekli sorumluluklar alınarak gerekli yatırımlar yapılarak kurulmuş Tüketici Destekli uygulama ve doğal yaşam oluşumu. Bizler aslında hayalimizde olan yerleri yada birlikleri kurabilmek için bir tecrübe oluşturmaya çalışıyoruz.
Sorulan sorulara cevaplar, çıkan aksiliklere, eksikliklere çözümler bulmak amacındayız. Yani karşımıza çıkan sorunların bir kısmını önceden tahmin edebilsek bile bir kısmını öngörememiş olabiliyoruz. Bazı eksiklikleri ise gözlemleyemediğimizden uzun süre tekrar etmekteyiz. Taa ki bizi bu konuda biri uyarana kadar.
Sirke değişik hammaddelerden farklı yöntemlerle elde edilen bir fermantasyon ürünüdür. Sirke denildiğinde asetik asit fermantasyonu ile alkolün asetik aside dönüştürüldüğü fermantasyon ürünü anlaşılmaktadır. Saf asetik asitten elde edilen sirkelerde fermantasyon söz konusu değildir (Aktan ve Kalkan, 1998; Plessi 2003). Sirkenin tanımı ülkelerine ve mevzuatlarına göre değişiklik göstermektedir. Eski gıda maddeleri tüzüğünde sirke, üzüm ve incir gibi şekerli meyvelerin önce alkol fermantasyonuna sonra asetik asit fermantasyonuna tabi tutulmasıyla elde edilen madde şeklinde tanımlanmıştır (Anon., 1952).
Permakamp birliğimizin en önemli ayaklarından biri olarak gördüğümüz Kooperatifimizi kurduğumuzu sizlere müjdelemek istiyorum. Riva Permakamp Tüketim Kooperatifi. Bir kooperatif kurmak çok zor bir şey değilmiş. Öncelikle notere yüklü bir bedel ödemeye hazır olmalısınız. Sonrasında muhasebecinizin “Bu devirde Kooperatif'mi kurulur.. ” tacizlerini göz ardı etmelisiniz. Sonra bu muhasebeciyi destek olmaya ikna etmiş olmalısın. Sonra bir sürü resmi dairede verilen bilgilerin ertesi gün değişmiş olduğunu öğrenmeye hazır olmalısın.
Kül, çiftliliğimizin ekmek fırınından ve sobamızdan çıkan bir atık idi. Ezik ve dip zeytinlerden veya sele'de yumuşayan bazı zeytinlerden üretilen zeytinyağı da öyle. Her ikisi de tek başlarına işe yaramıyordu. İznikli Usta teyze el verdi.En çok kullanılan yöntem olan kostikli sabun yapımı ile başladı sabun hikayemiz. Sonra rahat durmadık."Sabun yapımı " işini kotarmaya başladıkça alternatifler aramaya başladık.Ekmek fırınımız ve sobamızın atığı olan külleri biriktirmeye ve sabun için kül suyu hazırlamaya başladık.
Sabun yapımının en önemli kısmı ,kullanılan kül suyunun konsantresinin (bome derecesinin) ,yağ ile reaksiyona girecek oranda olmasıdır.2 ölçü kül, 1 ölçü suyu,karıştırarak dinlendirip ,üzerinde bulunan suyu almak ,sebzelere potasyum desteği amaçlı kalan posayı biriktirmek,suyun üzerine çıkan yanmamış odun parçalarını (kömürlerini) ise (bir çeşit biochar ) bakteri bağlaması amacıyla hayvan gübresinde bekletip bitkilerin altında kullanmak birçok başka işe yarar "çıktı" elde etmemizi de sağladı.
Sabun ihtiyacımız var Permakamp'ta. Bu ihtiyacı karşılamak için kül suyundan ve Dedetepe'den gelen organik zeytinyağından sabun yapmamız mümkün müdür ? dedi Alpay Oğuş. İstanbul'a her Perşembe Kartal Üretici Pazarına geliyor,1-2 gün de evimde kalıp Zeytinliboğaz'a dönüyordum.Yapabiliriz Permakamp'da,dedim.Hafta sonu olabilir.Sonra bunu Atölye'ye dönüştürme fikri çıktı ortaya. Cuma'dan katılımcılarla da paylaşmak üzere Permakamp'da sabun yapmak üzere Alpay ile buluştuk.Bir miktar sabun için epeyce uğraşsam da başaramadım.Biraz koyulaşır gibi olan hamuru bir kaba alarak , malzemeleri temizleyip ertesi güne hazır ettim.
Cumartesi sabah yola koyulup Permakamp'da buluştuk.
Kazanımızı hazırladık,sabun yapımı atölyesine gelenler ile tanıştık,kahvaltımızı yaptık,sabunumuzu yapmaya koyulduk.
Permakamp'da sabun yapımı için bulunan arkadaşlarımızın bir çoğunun sabun yapımı konusunda deneyimleri yoktu.Teorik bir çok bilgiye sahiptik grup olarak.Bu bilgileri paylaştık.Güncel ,doğal sabun konusundaki tartışma konularını ve fikirlerimizi paylaştık.Herkes sabun yapımı konusunda hevesli ve heyecanlı idi.Aramızda bulunan kimya mühendisi arkadaşımızdan da destek aldık formüller ve teori konusunda.Sıra ile geçti herkes kazanın başına.Yardımlaşarak ateşi kontrol ettik.Başladık karıştırmaya.
Kazana dibi tutmasın diye daha önceden hazırladığım demlenmiş defne suyundan yarım litre kadar döktük.Üzerine ise 1.5 litre kadar zeytinyağımızı ilave ettik.Kazan ısındıkça yağın renginin kırmızı defne suyu ile karıştığı halde koyu yeşile döndüğünü gözlemledik.Buharlar çıkmaya başlayıp su kaynadıkça daha da yeşillendi zeytinyağımız.Üzerine yavaş yavaş kül suyumuzu ilave etmeye başladık.Kül suyuna bir miktar kaya tuzu ilave etmiştik işleme başlamadan önce.Çünkü sonraki aşamalarda sabunun kalıpta katılaşmasını sağlaması için eklediğimiz tuz ,sabun hamurunu ayrıştırmıştı önceki deneyimlerimizde.Bu işlemi de hep beraber yaptık.Her aşama önemli bir kilometre taşı idi bu işlemde.Her aşama iyice gözlemlenmeliydi.
Yavaş yavaş kül suyunu ilave etmeye devam ettik.Köpükleri ve bal köpüğü rengine doğru renk değişimlerini gözlemledik.Bu arada ocağın ateşini hep aynı seviyede tutmaya çalıştık.Elimizdeki 2 litreye yakın kül suyunun yarısını kazana ekledik.Gözlemlemeye devam ettik.Bu arada sürekli kazanı karıştıran arkadaşlarımız vardı.Defne suyu ilave etmeye başladık.100 ml.kadar defne suyunu ilave ettik.Karıştırmaya ara verip her işlemden sonra meydana gelen değişimleri gözlemlemeye çalıştık.Önceki deneyimlerden edindiğim tecrübe ile her işlemden sonra ne gibi değişimler olacağını kestirebiliyordum.Bunların bazılarını önceden aktarıp katılımcıların gözlemlemelerini ,bazılarını da aktarmadan sorarak anlamalarını sağlamaya çalışıyordum.Grubumuz canla başla çalışıyor ve fikirlerini paylaşıyordu.Kül suyumuzun ilavesi tamamlandıktan sonra yüzeyde oluşan sabun hamuru pıhtılarının arasında yağ gözlemledik.Bu bize su ilave etmemiz gerektiğinin işaretini veriyordu.1 litre kadar kaynak suyunu yavaşça ilave ettik ve her seferinde hızlıca karıştırdık.Isıyı biraz arttırarak ilave edilen suyun fazla miktarının uçmasını ,geri kalanın ise kazanda fazla bulunan zeytinyağı ile bağlanmasını sağladık.
Kalıplara aldığımızda sabunun katılığını sağlayan tuzu biraz daha ilave etmeli miyiz ? Sorusunu sorduk.Kazandan bir miktar sabun hamuru alarak içerisine bir miktar tuz erittiğimiz su ilave edip karıştırdık.Sabun hamuru süt kesiği gibi ayrışmaya başladı.Kazandaki sabun hamuruna tuz ilave etmemeye karar verdik.Tuz ilave etmiş olduğumuz hamuru da ayrı bir kalıba döküp gözlemlemek istedik.Kazan başında nereyse 4 saat geçirmiştik.İşimiz daha bitmemişti.Bu arada epeyce dumana da maruz kaldık.
Sabun hamuru muhallebi kıvamına yaklaşmış rengi ise koyulaşmaya başlamıştı.Hamuru dışarı bir yere damlatıp,biraz yoğunlaşınca sol avcumun içine alıp sağ elimin başparmağı ile bastırdım.Hamurun olgunluğunu ölçen bu testte de hamurun sağ el başparmağınız ile bastırdığınızda geriye doğru yay çizerek sağ el tırnağınıza doğru dönmesi gerekiyor.Bu bilgi de İznikli Teyzemizin kadim bilgisi idi.Hamuru iki parmağınızın arasına alıp sıktığınızda geriye dönüyor olması olgunlaştığını göstermektedir.Kazanın altındaki ateşi uzaklaştırıp hamurun iyice kendini çekmesini sağlamaya çalıştık.Diğer taraftan bazı malzemelerden kalıp hazırladık.
Yaklaşık 5 saatlik macera sabun hamurunun kalıplara dökülmesi ile son buldu.Günü özetlemeye çalışıp,çok değerli geribildirimleri paylaştık. Kül suyu ile sabun yapmak mümkün müdür?Sağlıklı mıdır?Kolay mıdır? sorularına cevap bulduk.Sabunun başarılı olup olmadığı sorusu bir kaç gün sonra ortaya çıkacak.Başarıyı sonuca ulaşma ile değerlendirmedik.5 saat boyunca emek veren tüm katılımcılar hangi aşamada nasıl davranacaklarını deneyimlediler .Isıyı,hamuru,gözlemlenmesi gereken reaksiyonları izlediler. Kül suyu sabunu yapımının ,sabırlı ,emek yoğun -duman süreçleri ile ,çok da kolay olmayan aşamalar gerektirdiği anlaşıldı.Herkesin kendi bağlamında meseleye yaklaşması , formülden ziyade süreçlerin bilinmesi gerektiği,kül suyu sabunu yapımından önce ,basit yöntemlerle sabun yapımının öğrenilmesi gerektiği atölyemizin ana çıktısını oluşturdu.Yeni kurulan dostluklar ile yeniden görüşmek üzere vedalaştık.
Selçuk Şahin
Permakamp Gönüllü Çağrısı
Permakamp Toplum Destekli ortak yaşam çiftlikleri projesinin ilk yerleşkesi olan Öğümce yerleşkesinde bir sürü değişik projemiz var. Etkinlikler, eğitimler, paylaşımlar, tanışma piknikleri, takas piknikleri. Saymakla bitmez.. Bizi daha çok tanımak için sitemize bakabilirsin.
El yapımı Ata Mirası Elek
Doğan gördünmü dedi. Seni aldığım yerde apartmanın önünde bir Elek var. İşimize yarar. Eskiden ben çocukken buğday elemek için onu kullanırdık dedi.Benim şimdiye kadar dikkatimi çekmemesi normal. Buğdalarımızın hasadında çalışmadım ama patoz nedir biliyorum. Bu patoza benzemediğinden önemsemeden önünden geçip duruyorum.
Sera imalatında son keşifler
Evet bu soruyu sık sık arama motorlarına yazıp bir sürü döküman inceledik. Aramızda daha önce yaptığımız basit seralar dışında bir tecrübe yok. Ama “kendin yap” felsefemiz bizi canlı tutuyor.
Önce biraz sera naylonu araştırması yaptık. Öğrendikki bu meselede çok seçenek var. Eni 15 m olan naylonlar var. Bu demekki boydan istediğimiz ölçüye gidebiliriz. Ölçü konusuna çok takmamak lazım. Ama söyliyeyim boyu 10m üzerine çıkarsak o naylon ağır olurmu kamyonmu taşır gibi bir sürü fikrimiz oluştu. Öğrendik ki naylon öyle ağır falan birşey değil. Katlıyorsun heryere sığıyor. Naylonu dert etmeyin.
Önce tamamen kesilmiş ağaçtan yapalım “Çaka çaka” gidelim dedik. Ama sonra bu kaçak bir yol olacak ve biz metal sera konusunda ilerlememiş olacağız diyerek piyasada gördüğümüz malzeme ve tasarımdan ayrılmayalım dedik. Boy olarak 10x3m bize yeteceğine karar verdik. Ayrıca bunu tecrübe edip sonra daha büyük lazımsa bu tecrübe ile onuda yaparız diye düşündük.
Ayrıca çok fazla sera tarımı yapmayı da düşünmüyoruz. Bu ölçü ideal
Demir tedarikçimize gittik. 1m ara ile 10 adet 21mm dış çaplı 6m boyunda yuvarlak demir profil aldık. Bunları kıvırmacıya götürüp tam boyu 3m genişlikte olacak şekilde kıvırtttırdık. Bunları başlangıçta 3 parcaya bölüp içlerine geçmeli parcalar yapacaktık. Böylelikle sökmek yada taşımak kolay olacaktı.
Ayrıca 3 boy iç çapı 21 dış çapı 25 olan yuvarlak demir profiller aldık. Bunları 1.5m boyunda kestik. 50 cm toprağa çakılacak, kalan 1m de kıvırttığımız yuvarlaklara girecek ve onlara ayak olacaktı.
Daireler tamam. Birde bunları dikleme montajlamak lazım. Bunun içinde 1x2 profil aldık. Bunlarıda 10m boya 4 kez döşeyecek şekilde 40m aldık.
Seramızın tam boy olması ve ayakların toprağa çakıldığı zaman pot yapmasın diye 10x10 ağaçlardan bir zemin dikdörtgeni yaptık. Bunları 1m aralıklarla delip ayak profillerini bunlardan geçirip toprağa çaktık.
Sonra çatı yuvarlaklarını geçirdik ve enleme hepsini birbirine monte ettik. Kapı kısımlarını tamamen 5x10 ağaçtan yaptık ve kapıları. Burayı özellikle ağaç yaptık ki naylonu gererken bu ağaçlara zımbalama yapabilelim diye.
Bu yapının üzerinden naylonu geçirmek başlangıçta zor olacak zannettik ama naylon yağ gibi kaydı ve üzerini kapattık. Seranın yıl üzerinden kaliteleri var. Biz 3 yıllık olan kalitede aldık. Aralarındaki fyat farkı çok değil.
Perde korniş sistemleri gibi sera naylonu döşeme ve sıkıştırma sistemleri var. Bunları pencere kısımlarına döşedik. Böylelikle pencereleri yapabilecektik. Fakat burda bazı tecrübe sıkıntıları oldu ama hallettik.
Demonte yapmayı hayal ettiğimiz kısımları zaman sıkıntısından kaynakla yapıp geçtik.
Ama sera zamanında ayakta ve çalışır durumda idi.
Artık bundan sonraki imalatları daha kolay ve daha farklı tasarlayabilecek bilgi ve tecrübeye ulaştığımızı düşünüyorum.
Sera ayakta ve hala çalışıyor.
Alpay Oğuş
Evet ömrümüzde ilk kez bir ev yapacağız evin sahiplerinin seçtiği çatı yuvarlak. Bu işin içine girmekte, çıkmakta bizim işimiz.
Evet başlangıcın bu zorlukta olması gerekmiyordu ama oldu. Sorunları tespit edip çözüm üretme değerlendirme ve araştırmaları zaman kaybettiriyor. Ama bunların hepsi bir şeyler öğretiyor.