07 Mar

Serbest Gezen Bir Okul - Yeniokul ve Meşe Anaokulu - Taşfırın ve Pişirmek

 Şubat ve Mart ayları ateş elementine baktığımız aylar. Aynı zamanda kafamızı göğe çevirip kuşları beklemeye başladığımız ve ağaçların kış sürgünlerinin yeşil yeşil kabarmasını takip ettiğimiz zamanlar. Hava kimi zaman güneşli kimi zaman hayli serin ve yağışlı. Yağmur ve soğuk bizi biraz yavaşlatsa da yaptığımız şeyler çoğunlukla aynı. Akışımız her zamanki gibi. Sabah birlikte kısa bir oyun saatinin ardından, ormana gidenler ve Permakamp’ta kalanlar olarak ikiye ayrılıyoruz. Ormana gidenleri kardelenler ve çuhalar karşılayacak, çamurlu orman zemininde bol bol kayacaklar. Geride kalanlar ise öğle yemeği hazırlayanlar ve bahçede çalışanlar olarak ikiye ayrılıyorlar. Elementimiz ateş; o yüzden bahçedeki kerpiç fırın gürül gürül yanmakta. Mutfak ekibindekiler öğlen yiyecekleri ekşi maya mini pidelerini hazırlayacaklar ve büyük fırında pişirecekler. Elbette bir Permakamp klasiği olarak sebze çorbası ve sobada pişen mercimek yemeği var menüde. Yemeklerimizi mümkün mertebe ateşte pişiriyoruz.

Mutfak ekibi hamur yoğura dursun, biz bahçedekiler önce çam ağaçlarının atına gidip biraz kırık dal ve kozalak topluyoruz kasalara. Topladığımız çalı çırpı ile kerpiç fırının başında bir araya gelip hem ateşi besliyoruz hem de “Kerpiç fırını nedir? Nasıl yapılır? Bir enerji kaynağı olarak ateş nasıl kullanılır? En büyük enerji kaynağımız nedir?” benzeri pek çok konu hakkında sohbet ediyoruz. Fırında ekmeği pişirebilmemiz için yapacağımız işlemleri konuşuyoruz. Sonra kendi mini kerpiç fırınımızı yapmaya girişiyoruz. Toprak, saman ve suyu iyice bir yoğurup harç haline getiriyoruz. Toprağı mıncıklamak, elini kolunu daldırmak hepimiz için öyle kolay değil; önce yavaş yavaş birazcık dokunarak, sonra dirseklere kadar dalarak çalışıyoruz. İlk başta soğuk ve iğrenç gelen toprak, kısa zamanda harika bir oyun arkadaşına dönüşüyor. Elimizi kolumuzu iyice sıvayıp dalıyoruz işimize. Harcı yoğurup tel konstrüksiyonun üzerine sıvamaya başlıyoruz kerpici. Yavaş yavaş şekil almaya başlıyor mini fırın. Ama bir günde bitirmek mümkün değil, daha pek çok çocuk çalışacak üzerinde. Mart ayında bakalım içinde neler pişireceğiz? Ellerimiz üşüdükçe koşup büyük fırında ısıtıyoruz. Elimiz, yüzümüz, üstümüz çamur. Çamur pis bir şey değil ki; sonunda bu fikre alışmaya başlıyoruz. Yağmurda ıslanabiliriz; bu öyle kötü bir şey değil. Çamura düşebiliriz; evet bu her zaman çok eğlenceli olmayabilir, ama bazen kocaman bir su birikintisinin içinde özgürce zıplamaktan muazzam bir keyif alabiliriz. Ormanda yürürken diken batabilir, kimi zaman da mutfakta çalışırken elimizi azıcık bıçakla kesebiliriz. Her zaman ormana yürümeye gitmek istemeyebiliriz. Ancak eninde sonunda kendi sınırlarımızla karşılaştığımız, kimi zaman bu sınırları biraz zorladığımız, kimi zaman bu sınırları fark etmeden geride bıraktığımız, kimi zaman da zorlukları geride bırakabilmek için biraz daha zamana ihtiyaç duyduğumuz bir alan Permakamp. Birlikte sorumluluk aldığımız, hem kendimiz hem de başkaları için birlikte üretmeyi deneyimlediğimiz bir yerdeyiz.

Artık öğle yemeği zamanı. Mutfak ekibi yemeği ve sofrayı hazırladı. Yürüyüşe çıkan grup geri döndü; sıcacık çorba ve pide zamanı. Yemekler bitince sıra herkesin kendi bulaşığını yıkamasına geliyor. Bulaşığa giderken atıklarımızı ayırmayı unutmuyoruz. Çamurun pis bir şey olmadığı gibi her atık da çöp değil Permakamp’ta; çoğu şeyin bir yeri var. Yiyemediğimiz yemekleri köpeklere veriyoruz, yemek pişirirken artan pek çok sebze artığı da tavuklara gidiyor. Sadece mendiller, maskeler ve plastikler dönüşemiyor Permakamp’ta. Sadece bu tarz atıkları “çöp” diye nitelendiriyoruz. Her atık tipi için ayrı bir kova var. Hayvan dostalarımızın yemek kovası, kötü çöp kovası, vb. Her öğle yemeğinden sonra bunlarla da uğraşıyoruz, kendi bulaşığımızı yıkamanın yanı sıra.

Şimdi serbest oyun zamanı. Saat 13:00 olunca devran dönüyor ve ekipler yine kendi işlerine dağılıyor. Sabah yürüyüş yapanlar şimdi Permakamp’ta kalacaklar. Diğerleri kardelenleri bulmaya ormana gidecekler. Ormanda daha çok kuş sesi var mı? Ağaçların sürgünleri büyüyor mu? Yaprakların altında yeni uyanan böcekler var mı? Şu sarmaşığa tutunup ağaca tırmanabilir miyim acaba? Ormanın girişindeki yıkık yapıda gerçekten “Gökhan” diye biri yaşıyor mu? Bu ayakkabı Gökhan’ın mı? (Gökhan bizim bir çeşit mitolojik kahramanımız, çocuklarınıza sorunuz ?) Çuha çiçeklerinin yaprakları nasıl? Endemik bitki nedir ve ben neden bu çiçeği koparamam ki? Yani orman kendi mevzularıyla dolu anlayacağınız. Permakamp’ta kalanların işleri başlarından aşkın; mutfak ebi ikindinin elmalı kurabiyesini yetiştirecek, bahçe ekibi büyük kerpiç fırın kurabiyeleri pişirebilsin diye ateşi alazlayacak. Ayrıca arkadaşlarının başlattığı mini kerpiç fırın için yeni bir harç katıştırıp fırının yapımına devam etmeliler… Şubat ayı boyunca bu işlerle uğraşıp durduk. Ancak Mart ayının ilk haftası tüm işlerimizi aksatan bir sürpriz oldu. Kampa minik bir keçi geldi geçici olarak. Ve bu minik keçiye odunluğun içinde minik bir ahır yapmak gerekti acilen. Bu beklenmeyen misafir keçiyi, kendisi için daha uygun bir çiftlik bulunana kadar, iyi ağırlayabilmek için birlikte sıkı çalışmamız gerekti. Hem yeni gelen fırınlık ve sobalık odunları ayırıp istifledik, hem de küçük bir ahır yaptık. Bu esnada kerpiç fırını birazcık inceleyip ateşini harladık. Ve evet mutfak ekibi kendi değişmez sakin düzeninde bize harika yemekler pişirmeye devam etti. Arkası mart ayına 

Güneş Savaş

Okunma 6791 defa Son Düzenlenme Pazartesi, 07 Mart 2022 13:45

Haber Postası

captcha 

Hakkımızda

S.S.Permakamp
Riva Tüketim Kooperatifi

V.D. - Zincirlikuyu 7280400079
Adres - Gülbahar Mh. Avni Dilligil Sk. Akün Apt. No:20/4
İletişim : info@permakamp.com